Festivalin açılışına; Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır, Belediye Başkanı Murat Orhan, Jandarma Bölük Komutanı Üsteğmen Murat Altunöz, Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Daire Başkanı Abdullah Selçuk Şahutoğlu, halk müziği sanatçısı Musa Eroğlu, siyasi parti, Ziraat Odası Başkanı Muharrem Yılmaz, STK temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.
Programın açılışında konuşan Mut Göksu Sulama Kooperatifi Başkanı Salih Tekin, erik üreticilerinin alın teriyle yeşeren bu güzel günde, bereketin ve coşkunun simgesi Erik Festivaline katılımdan dolayı onur duyduğunu belireterk, "Bugün burada, sadece lezzetli eriklerimizi kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu topraklara emek veren, vizyon sahibi öncülerimizi de minnetle anıyoruz. Göksu'nun erikle olan bu özel bağının nasıl yeşerdiğine, nasıl kök saldığına şöyle bir dönüp baktığımızda, karşımıza azim, emek ve ileri görüşlülükle örülmüş bir öykü çıkıyor.
Tarihin sayfalarında bir yolculuğa çıktığımızda, 1963 yılında Şanlıurfa Halfeti'den yola çıkan 50 adet aşılı erik fidanının, Mahmut Şirvani tarafından Bağlık mevkiine dikildiğini görüyoruz. O gün atılan bu mütevazı adım, aslında Göksu'nun geleceğine yapılan büyük bir yatırımdı. Herkesin bahçesine üçer beşer dikerek çoğalttığı o fidanlar, bugün bu bereketli vadinin her köşesine yayılmış durumda. Bu vesileyle, bu ilk adımı atan Sayın Mahmut Şirvani'yi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Yıl 1975'i gösterdiğinde, Kıravga'dan Osman Zehir, bu topraklarda ilk ticari anlamda erik bahçesini kurarak bir dönüm noktasına imza attı. Onun cesareti ve girişimciliği, Göksu'nun erik üretiminde bir marka haline gelmesinin önünü açtı. Sayın Osman Zehir'in vizyonu, bugün bizlerin bu festivali kutlamasına vesile olan önemli bir kilometre taşıdır. Kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Toprağın bereketiyle buluşan bir diğer önemli isim ise Abdullah Tekin'dir. 1978-79 yıllarında Bağlık mevkiinde toprağa gilik ekerek yetiştirdiği fidanları aşılayarak çoğaltan Abdullah Tekin, erik üretiminin yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştır. Onun emeği ve gayreti, bu vadinin yeşillenmesine önemli bir harç olmuştur. Kendisine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Ve elbette, ilk erik satışının 1980'li yılların başında Değirmendere'de Osman Zehir tarafından yapıldığını da unutmamalıyız. O gün başlayan bu ticari hareketlilik, Göksu eriklerinin lezzetini önce bölgemize, ardından da tüm Türkiye'ye duyurmuştur.
Geleceğe yönelik adımlar da bu topraklarda atılmaya devam etmiştir. İlk erik serası denemesi Abdullah Tekin tarafından Gedik mevkiindeki bahçesinde yapılmış, bu öncü çaba daha sonra Kıravgalı Süleyman Kutbay tarafından 2016 yılında son sistem seranın kurulmasıyla taçlanmıştır. Bu yenilikçi yaklaşımlar, Göksu erik üretiminin sadece geleneksel yöntemlerle sınırlı kalmayacağını, modern tekniklerle de daha ileriye taşınabileceğini göstermiştir.
Değerli üreticilerimiz, sizler bu mirası omuzlarınızda taşıyan, alın teriyle bu toprakları yeşertenlersiniz. Sizlerin emeği, sabrı ve özverisi olmadan bu festivalin anlamı olmazdı. Sizler, Göksu'nun erikle olan bu köklü bağını geleceğe taşıyan en değerli neferlersiniz. Unutmayalım ki, erik bu topraklarda sadece bir meyve değil, aynı zamanda büyük bir kitlenin geçim kaynağıdır, hanelerimizin bereketidir. İlk turfanda erik, pek çok ailemizin günlük ihtiyacını karşılamakta, yuvalarını kurmalarına, çocuklarını okutmalarına, SGK primlerini yatırmalarına, düğünlerini yapmalarına ve geleceğe umutla bakmalarına destek olmaktadır.
Bugün burada, geçmişimizi minnetle anarken, geleceğe de umutla bakıyoruz. Göksu eriklerinin kalitesini daha da artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, pazarlama olanaklarını geliştirmek ve siz değerli üreticilerimizin hak ettiği değeri görmesi için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bu nedenle, Göksu mahallemizin, eşsiz kültürünün ve bereketli ürünlerinin tanıtımı için bu festivalleri gelenekselleştirmek, kalıcı hale getirmek için var gücümüzle uğraş vermeliyiz. Bu festival, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda dayanışmamızı güçlendireceğimiz, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız bir platformdur.
Bu vesileyle, festivalimizin düzenlenmesinde emeği geçen herkese, desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşlara, özellikle de bu güzel günde bizlerle birlikte olan siz değerli misafirlerimize ve bu festivalin gerçekleşmesi için emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Doğanın canlandığı, erik çiçeklerinin kokusuyla dolan bu güzel bahar gününde, Göksu Erik Festivalimiz hayırlı olsun! Nice bereketli hasatlara, nice güzel festivallere" dedi.
Erik üretiminin Gravga yolculuğunu da Merih Yıldız anlattı. Merih Yıldız şunları söyledi:
"Değerli Göksulular, kıymetli misafirler, erik üreticilerimizin alın teriyle yeşeren bu güzel günde, bereketin ve coşkunun simgesi Erik Festivalimizde sizlerle bir arada olmaktan onur duyuyorum.
Bugün burada, sadece lezzetli eriklerimizi kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu topraklara emek veren, vizyon sahibi öncülerimizi de minnetle anıyoruz. Göksu'nun erikle olan bu özel bağının nasıl yeşerdiğine, nasıl kök saldığına şöyle bir dönüp baktığımızda, karşımıza azim, emek ve ileri görüşlülükle örülmüş bir öykü çıkıyor.
Tarihin sayfalarında bir yolculuğa çıktığımızda, 1963 yılında Şanlıurfa Halfeti'den yola çıkan 50 adet aşılı erik fidanının, Mahmut Şirvani tarafından Bağlık mevkiine dikildiğini görüyoruz. O gün atılan bu mütevazı adım, aslında Göksu'nun geleceğine yapılan büyük bir yatırımdı. Herkesin bahçesine üçer beşer dikerek çoğalttığı o fidanlar, bugün bu bereketli vadinin her köşesine yayılmış durumda. Bu vesileyle, bu ilk adımı atan Sayın Mahmut Şirvani'yi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Yıl 1975'i gösterdiğinde, Kıravga'dan Osman Zehir, bu topraklarda ilk ticari anlamda erik bahçesini kurarak bir dönüm noktasına imza attı. Onun cesareti ve girişimciliği, Göksu'nun erik üretiminde bir marka haline gelmesinin önünü açtı. Sayın Osman Zehir'in vizyonu, bugün bizlerin bu festivali kutlamasına vesile olan önemli bir kilometre taşıdır. Kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Toprağın bereketiyle buluşan bir diğer önemli isim ise Abdullah Tekin'dir. 1978-79 yıllarında Bağlık mevkiinde toprağa gilik ekerek yetiştirdiği fidanları aşılayarak çoğaltan Abdullah Tekin, erik üretiminin yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştır. Onun emeği ve gayreti, bu vadinin yeşillenmesine önemli bir harç olmuştur. Kendisine teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Ve elbette, ilk erik satışının 1980'li yılların başında Değirmendere'de Osman Zehir tarafından yapıldığını da unutmamalıyız. O gün başlayan bu ticari hareketlilik, Göksu eriklerinin lezzetini önce bölgemize, ardından da tüm Türkiye'ye duyurmuştur.
Geleceğe yönelik adımlar da bu topraklarda atılmaya devam etmiştir. İlk erik serası denemesi Abdullah Tekin tarafından Gedik mevkiindeki bahçesinde yapılmış, bu öncü çaba daha sonra Kıravgalı Süleyman Kutbay tarafından 2016 yılında son sistem seranın kurulmasıyla taçlanmıştır. Bu yenilikçi yaklaşımlar, Göksu erik üretiminin sadece geleneksel yöntemlerle sınırlı kalmayacağını, modern tekniklerle de daha ileriye taşınabileceğini göstermiştir.
Değerli üreticilerimiz, sizler bu mirası omuzlarınızda taşıyan, alın teriyle bu toprakları yeşertenlersiniz. Sizlerin emeği, sabrı ve özverisi olmadan bu festivalin anlamı olmazdı. Sizler, Göksu'nun erikle olan bu köklü bağını geleceğe taşıyan en değerli neferlersiniz. Unutmayalım ki, erik bu topraklarda sadece bir meyve değil, aynı zamanda büyük bir kitlenin geçim kaynağıdır, hanelerimizin bereketidir. İlk turfanda erik, pek çok ailemizin günlük ihtiyacını karşılamakta, yuvalarını kurmalarına, çocuklarını okutmalarına, SGK primlerini yatırmalarına, düğünlerini yapmalarına ve geleceğe umutla bakmalarına destek olmaktadır.
Bugün burada, geçmişimizi minnetle anarken, geleceğe de umutla bakıyoruz. Göksu eriklerinin kalitesini daha da artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, pazarlama olanaklarını geliştirmek ve siz değerli üreticilerimizin hak ettiği değeri görmesi için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bu nedenle, Göksu mahallemizin, eşsiz kültürünün ve bereketli ürünlerinin tanıtımı için bu festivalleri gelenekselleştirmek, kalıcı hale getirmek için var gücümüzle uğraş vermeliyiz. Bu festival, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda dayanışmamızı güçlendireceğimiz, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız bir platformdur.
Bu vesileyle, festivalimizin düzenlenmesinde emeği geçen herkese, desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşlara, özellikle de bu güzel günde bizlerle birlikte olan siz değerli misafirlerimize ve bu festivalin gerçekleşmesi için emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Doğanın canlandığı, erik çiçeklerinin kokusuyla dolan bu güzel bahar gününde, Göksu Erik Festivalimiz hayırlı olsun! Nice bereketli hasatlara, nice güzel festivallere!"Gezer: "Festivaller sadece eğlenmek için değil, ekonomik kalkınmanın birer aracı olarak da görülmelidir."Memleketi Gravga'nın markalaşma yolculuğuna katkı sağlamak amacıyla bir çok etkinliğe önderlik eden Hasan Gezer ise "Bugün burada, tarihle doğanın, üretimle kültürün buluştuğu bir coğrafyada, Göksu Nehri'nin bereketli kucağında buluşmuş olmanın heyecanı ve gururunu yaşıyoruz. Erik Festivali’mize hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Bu topraklar, sadece ürün değil; hikâye üretir. Çünkü bu topraklar, tarihin derinliklerinden gelen bir hafızayı, yüzyıllar boyunca taşımış kadim bir coğrafyadır. Milattan önce 2000’li yıllara uzanan geçmişiyle Roma'dan Bizans’a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya ve Cumhuriyet’e kadar birçok medeniyetin iz bıraktığı bu topraklar, Göksu'nun tanıklığında bugün de üretmeye devam ediyor.
Burası, azla yetinmeyi bilen, elindekine şükreden ama aynı zamanda estetikten, sanattan, kültürden de anlayan insanların beldesi. Uzun yıllar boyunca; susam, pamuk, domates, kavak, üzüm, incir ve kayısı gibi ürünler burada bir el yordamıyla, doğaçlama ama inatla ve inançla yetiştirildi. Ancak ne yazık ki bu üretimler, çoğu zaman profesyonel bir destekten, yerel ve mülki idarelerin yönlendirmesinden uzak kaldı. Halk kendi kendine yetmeyi, kendi yağında kavrulmayı öğrendi.
Şimdi artık bir başka aşamaya geçme vakti geldi. Artık festivaller sadece eğlenmek için değil, ekonomik kalkınmanın birer aracı olarak da görülmelidir. Çünkü bu tür etkinlikler, bölgenin tanıtımı, ürünlerin değerinin artması, pazara erişimin kolaylaşması ve hatta ulusal ve uluslararası bilinirlik açısından çok kıymetlidir.
Bugün gerçekleştirdiğimiz Erik Festivali, sadece bir şenlik değil; kolektif bir bilincin filizlenişidir. Hem üreticimizin emeğine değer katmak, hem de doğayla dost, gelenekle uyumlu bir ekonomik modelin yolunu açmak için buradayız.
Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, girişimciler, sanatçılar, akademisyenler ve halk el ele verdiğinde, bu toprakların gerçek potansiyeli ortaya çıkacaktır. Bu yüzden diyoruz ki; sadece nehir değil, üretim de aksın; sadece eğlence değil, kalkınma da büyüsün.
Gravga, bir sembol... Sadece bir belde adı değil; bereketin, tarihin, üretimin ve dayanışmanın adıdır. Şimdi bu sesi hep birlikte daha güçlü çıkaralım.
Ekşi tatlı bir gün bizi bekliyor. Ama biliyoruz ki geleceğimiz, toprağın hafızasında gizli. Ve o hafıza, artık konuşmak istiyor.
Hepinize teşekkür ediyor, festivalimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum" diye konuştu.Orhan: “Mut Belediyesi ve Büyükşehir olarak hep omuz omuza hizmet ettik”Emeğiyle üreten çiftçileri selamlayarak konuşmasına başlayan Mut Belediye Başkanı Murat Orhan, Mut’un birbirinden güzel ürünlere ev sahipliği yaptığını ve Türkiye’de en fazla organik tarımın yapıldığı yer olduğunu söyledi. Şenliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Orhan, “Bu şenlikde beraberce çalışmaktan onur ve gurur duyduğum Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Vahap Seçer Bey’e özellikle teşekkür etmek istiyorum. Mut’la ilgili bugüne kadar ne talebimiz olduysa Mut Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak hep beraberce, omuz omuza hizmet ettik, bundan sonra da hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.Şahutoğlu: “Bizler tarımı; bu ülkenin geleceği olarak görüyoruz”Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Selçuk Şahutoğlu, konuşmasına; katılımcılara Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in selamlarını ileterek başladı. Şahutoğlu, “Bizler tarımı sadece geçim kaynağı olarak değil, bu kentin ve aynı zamanda bu ülkenin geleceği olarak görüyoruz. Başkanımız Sayın Vahap Seçer’in öncülüğünde, alın terinin karşılığını alan, emeği önceleyen sosyal belediyecilikle hareket ediyoruz” dedi.
Mersin Büyükşehir olarak kentte gerçekleştirmiş oldukları tüm tarım desteklerini ve sosyal destekleri üretimle buluşturan öncü bir model oluşturduklarına değinen Şahutoğlu, küçük aile işletmelerini, kooperatifleri, gençleri ve üreticileri destekleyerek onların yanlarında olduklarını kaydetti. Şahutoğlu, “Bizler; Mersin tarımını sadece desteklenmesi gereken bir alan olarak değil; sürdürülebilir kalkınmanın, köyde yaşamın ve sürdürülebilir tarımın bir teminatı olarak görüyoruz ve bu şiarla çalışıyoruz. Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı olarak yapılan tüm projeleri masa başında değil, siz üreticilerle beraber köy meydanında, üretim sahalarında ve alanlarda; üretici örgütleriyle, kooperatiflerle ve tüm üreticilerle beraber, üretimden hasada ve pazara kadar olan zincirde emek ve kent olarak beraber sürdürüyoruz. Çünkü biz beraber öğrenen, birlikte mücadele veren emekçileriz” dedi.“Tarım, Mut’un kalbi demektir”Büyükşehir Belediyesi olarak Mersin’de fide-fidan-soğan desteklerinden, hayvancılık desteklerine ve makine-ekipman desteklerine kadar pek çok hizmeti yüzlerce çiftçi ve üreticiye ulaştırdıklarını kaydeden Şahutoğlu, bundan sonra da tarımın her alanında üreticilerin yanlarında olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. 2019 yılından bugüne kadar Mersin Büyükşehir olarak hem kent genelinde hem de Mut ilçesinde sağlamış oldukları tarımsal destekleri sayısal verilerle tek tek aktaran Şahutoğlu, “Tarım, Mut’un kalbi demektir. Bizler de Mut ilçemizde gerçekleştirdiğimiz desteklerle çiftçimizin ve üreticimizin yanında olarak son 6 yılda tarımsal desteklerimizi sürdürdük. Desteklerimizi de bölgelere ve yörelere uygun, o bölgede yetişecek niş ürünleri destekleyerek gerçekleştiriyoruz. Eriği, sadece ve sadece Mut’ta yetişen bir ürün veya bir meyve olarak değil de bu bölgenin ve Mut tarımının da ileriye gitmesi, köyde yaşamın sürdürülebilirliği açısından değerli ve önemli buluyoruz. Bu şenliklerle beraber de aslında Mut Gravga bölgesinde yetişen eriğin ve ihracata giden eriğin de tanıtımı ve pazarlaması noktasında da destekte bulunuyoruz” şeklinde konuştu.
Sözlerinin sonunda, tarımın her koluna destek vermeye devam ettiklerini ifade eden Şahutoğlu, “Bizler bu verdiğimiz destekleri, tarımın gelişmesi ve aynı zamanda sürdürülebilmesi açısından da değerli buluyoruz. Unutmayalım; güçlü bir tarım, güçlü bir gelecek demek” dedi ve topraktan aldıkları güçle Mut’u daha da çok kalkındıracaklarını kaydetti.
Yapılan konuşmaların ardından halkoyunları ekipleri gösterilerini sundu, yapılan Lezzetli En Güzel Erik Yarışması'nda dereceye giren Cüveyra Köse, Düriye Şimşek ve Sıdıka Aras ile bölgeye lk erik fidanını getiren Mahmut Şirvani adına oğlu Mevlüt Şirvani ve ilk büyük bahçeyi kuran Osman Zehir'e plaket verildi.
Şairler Osman Gündoğdu ve Hüseyin Cılız'ın şiir dinletisinin de yeraldığı festivalde; yerel sanatçılar Hüseyin Yılmaz, Ali Aksoy, Grup Vahde ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Konseri ile festival sona erdi.
Programın açılışında konuşan Mut Göksu Sulama Kooperatifi Başkanı Salih Tekin, erik üreticilerinin alın teriyle yeşeren bu güzel günde, bereketin ve coşkunun simgesi Erik Festivaline katılımdan dolayı onur duyduğunu belireterk, "Bugün burada, sadece lezzetli eriklerimizi kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu topraklara emek veren, vizyon sahibi öncülerimizi de minnetle anıyoruz. Göksu'nun erikle olan bu özel bağının nasıl yeşerdiğine, nasıl kök saldığına şöyle bir dönüp baktığımızda, karşımıza azim, emek ve ileri görüşlülükle örülmüş bir öykü çıkıyor.
Tarihin sayfalarında bir yolculuğa çıktığımızda, 1963 yılında Şanlıurfa Halfeti'den yola çıkan 50 adet aşılı erik fidanının, Mahmut Şirvani tarafından Bağlık mevkiine dikildiğini görüyoruz. O gün atılan bu mütevazı adım, aslında Göksu'nun geleceğine yapılan büyük bir yatırımdı. Herkesin bahçesine üçer beşer dikerek çoğalttığı o fidanlar, bugün bu bereketli vadinin her köşesine yayılmış durumda. Bu vesileyle, bu ilk adımı atan Sayın Mahmut Şirvani'yi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Yıl 1975'i gösterdiğinde, Kıravga'dan Osman Zehir, bu topraklarda ilk ticari anlamda erik bahçesini kurarak bir dönüm noktasına imza attı. Onun cesareti ve girişimciliği, Göksu'nun erik üretiminde bir marka haline gelmesinin önünü açtı. Sayın Osman Zehir'in vizyonu, bugün bizlerin bu festivali kutlamasına vesile olan önemli bir kilometre taşıdır. Kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Toprağın bereketiyle buluşan bir diğer önemli isim ise Abdullah Tekin'dir. 1978-79 yıllarında Bağlık mevkiinde toprağa gilik ekerek yetiştirdiği fidanları aşılayarak çoğaltan Abdullah Tekin, erik üretiminin yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştır. Onun emeği ve gayreti, bu vadinin yeşillenmesine önemli bir harç olmuştur. Kendisine teşekkürlerimizi iletiyoruz. Ve elbette, ilk erik satışının 1980'li yılların başında Değirmendere'de Osman Zehir tarafından yapıldığını da unutmamalıyız. O gün başlayan bu ticari hareketlilik, Göksu eriklerinin lezzetini önce bölgemize, ardından da tüm Türkiye'ye duyurmuştur.
Geleceğe yönelik adımlar da bu topraklarda atılmaya devam etmiştir. İlk erik serası denemesi Abdullah Tekin tarafından Gedik mevkiindeki bahçesinde yapılmış, bu öncü çaba daha sonra Kıravgalı Süleyman Kutbay tarafından 2016 yılında son sistem seranın kurulmasıyla taçlanmıştır. Bu yenilikçi yaklaşımlar, Göksu erik üretiminin sadece geleneksel yöntemlerle sınırlı kalmayacağını, modern tekniklerle de daha ileriye taşınabileceğini göstermiştir.
Değerli üreticilerimiz, sizler bu mirası omuzlarınızda taşıyan, alın teriyle bu toprakları yeşertenlersiniz. Sizlerin emeği, sabrı ve özverisi olmadan bu festivalin anlamı olmazdı. Sizler, Göksu'nun erikle olan bu köklü bağını geleceğe taşıyan en değerli neferlersiniz. Unutmayalım ki, erik bu topraklarda sadece bir meyve değil, aynı zamanda büyük bir kitlenin geçim kaynağıdır, hanelerimizin bereketidir. İlk turfanda erik, pek çok ailemizin günlük ihtiyacını karşılamakta, yuvalarını kurmalarına, çocuklarını okutmalarına, SGK primlerini yatırmalarına, düğünlerini yapmalarına ve geleceğe umutla bakmalarına destek olmaktadır.
Bugün burada, geçmişimizi minnetle anarken, geleceğe de umutla bakıyoruz. Göksu eriklerinin kalitesini daha da artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, pazarlama olanaklarını geliştirmek ve siz değerli üreticilerimizin hak ettiği değeri görmesi için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bu nedenle, Göksu mahallemizin, eşsiz kültürünün ve bereketli ürünlerinin tanıtımı için bu festivalleri gelenekselleştirmek, kalıcı hale getirmek için var gücümüzle uğraş vermeliyiz. Bu festival, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda dayanışmamızı güçlendireceğimiz, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız bir platformdur.
Bu vesileyle, festivalimizin düzenlenmesinde emeği geçen herkese, desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşlara, özellikle de bu güzel günde bizlerle birlikte olan siz değerli misafirlerimize ve bu festivalin gerçekleşmesi için emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Doğanın canlandığı, erik çiçeklerinin kokusuyla dolan bu güzel bahar gününde, Göksu Erik Festivalimiz hayırlı olsun! Nice bereketli hasatlara, nice güzel festivallere" dedi.
Erik üretiminin Gravga yolculuğunu da Merih Yıldız anlattı. Merih Yıldız şunları söyledi:
"Değerli Göksulular, kıymetli misafirler, erik üreticilerimizin alın teriyle yeşeren bu güzel günde, bereketin ve coşkunun simgesi Erik Festivalimizde sizlerle bir arada olmaktan onur duyuyorum.
Bugün burada, sadece lezzetli eriklerimizi kutlamakla kalmıyor, aynı zamanda bu topraklara emek veren, vizyon sahibi öncülerimizi de minnetle anıyoruz. Göksu'nun erikle olan bu özel bağının nasıl yeşerdiğine, nasıl kök saldığına şöyle bir dönüp baktığımızda, karşımıza azim, emek ve ileri görüşlülükle örülmüş bir öykü çıkıyor.
Tarihin sayfalarında bir yolculuğa çıktığımızda, 1963 yılında Şanlıurfa Halfeti'den yola çıkan 50 adet aşılı erik fidanının, Mahmut Şirvani tarafından Bağlık mevkiine dikildiğini görüyoruz. O gün atılan bu mütevazı adım, aslında Göksu'nun geleceğine yapılan büyük bir yatırımdı. Herkesin bahçesine üçer beşer dikerek çoğalttığı o fidanlar, bugün bu bereketli vadinin her köşesine yayılmış durumda. Bu vesileyle, bu ilk adımı atan Sayın Mahmut Şirvani'yi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Yıl 1975'i gösterdiğinde, Kıravga'dan Osman Zehir, bu topraklarda ilk ticari anlamda erik bahçesini kurarak bir dönüm noktasına imza attı. Onun cesareti ve girişimciliği, Göksu'nun erik üretiminde bir marka haline gelmesinin önünü açtı. Sayın Osman Zehir'in vizyonu, bugün bizlerin bu festivali kutlamasına vesile olan önemli bir kilometre taşıdır. Kendisine şükranlarımızı sunuyoruz.
Toprağın bereketiyle buluşan bir diğer önemli isim ise Abdullah Tekin'dir. 1978-79 yıllarında Bağlık mevkiinde toprağa gilik ekerek yetiştirdiği fidanları aşılayarak çoğaltan Abdullah Tekin, erik üretiminin yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştır. Onun emeği ve gayreti, bu vadinin yeşillenmesine önemli bir harç olmuştur. Kendisine teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Ve elbette, ilk erik satışının 1980'li yılların başında Değirmendere'de Osman Zehir tarafından yapıldığını da unutmamalıyız. O gün başlayan bu ticari hareketlilik, Göksu eriklerinin lezzetini önce bölgemize, ardından da tüm Türkiye'ye duyurmuştur.
Geleceğe yönelik adımlar da bu topraklarda atılmaya devam etmiştir. İlk erik serası denemesi Abdullah Tekin tarafından Gedik mevkiindeki bahçesinde yapılmış, bu öncü çaba daha sonra Kıravgalı Süleyman Kutbay tarafından 2016 yılında son sistem seranın kurulmasıyla taçlanmıştır. Bu yenilikçi yaklaşımlar, Göksu erik üretiminin sadece geleneksel yöntemlerle sınırlı kalmayacağını, modern tekniklerle de daha ileriye taşınabileceğini göstermiştir.
Değerli üreticilerimiz, sizler bu mirası omuzlarınızda taşıyan, alın teriyle bu toprakları yeşertenlersiniz. Sizlerin emeği, sabrı ve özverisi olmadan bu festivalin anlamı olmazdı. Sizler, Göksu'nun erikle olan bu köklü bağını geleceğe taşıyan en değerli neferlersiniz. Unutmayalım ki, erik bu topraklarda sadece bir meyve değil, aynı zamanda büyük bir kitlenin geçim kaynağıdır, hanelerimizin bereketidir. İlk turfanda erik, pek çok ailemizin günlük ihtiyacını karşılamakta, yuvalarını kurmalarına, çocuklarını okutmalarına, SGK primlerini yatırmalarına, düğünlerini yapmalarına ve geleceğe umutla bakmalarına destek olmaktadır.
Bugün burada, geçmişimizi minnetle anarken, geleceğe de umutla bakıyoruz. Göksu eriklerinin kalitesini daha da artırmak, üretim maliyetlerini düşürmek, pazarlama olanaklarını geliştirmek ve siz değerli üreticilerimizin hak ettiği değeri görmesi için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Bu nedenle, Göksu mahallemizin, eşsiz kültürünün ve bereketli ürünlerinin tanıtımı için bu festivalleri gelenekselleştirmek, kalıcı hale getirmek için var gücümüzle uğraş vermeliyiz. Bu festival, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda dayanışmamızı güçlendireceğimiz, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız bir platformdur.
Bu vesileyle, festivalimizin düzenlenmesinde emeği geçen herkese, desteklerini esirgemeyen tüm kurum ve kuruluşlara, özellikle de bu güzel günde bizlerle birlikte olan siz değerli misafirlerimize ve bu festivalin gerçekleşmesi için emeği geçen herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Doğanın canlandığı, erik çiçeklerinin kokusuyla dolan bu güzel bahar gününde, Göksu Erik Festivalimiz hayırlı olsun! Nice bereketli hasatlara, nice güzel festivallere!"Gezer: "Festivaller sadece eğlenmek için değil, ekonomik kalkınmanın birer aracı olarak da görülmelidir."Memleketi Gravga'nın markalaşma yolculuğuna katkı sağlamak amacıyla bir çok etkinliğe önderlik eden Hasan Gezer ise "Bugün burada, tarihle doğanın, üretimle kültürün buluştuğu bir coğrafyada, Göksu Nehri'nin bereketli kucağında buluşmuş olmanın heyecanı ve gururunu yaşıyoruz. Erik Festivali’mize hepiniz hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Bu topraklar, sadece ürün değil; hikâye üretir. Çünkü bu topraklar, tarihin derinliklerinden gelen bir hafızayı, yüzyıllar boyunca taşımış kadim bir coğrafyadır. Milattan önce 2000’li yıllara uzanan geçmişiyle Roma'dan Bizans’a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya ve Cumhuriyet’e kadar birçok medeniyetin iz bıraktığı bu topraklar, Göksu'nun tanıklığında bugün de üretmeye devam ediyor.
Burası, azla yetinmeyi bilen, elindekine şükreden ama aynı zamanda estetikten, sanattan, kültürden de anlayan insanların beldesi. Uzun yıllar boyunca; susam, pamuk, domates, kavak, üzüm, incir ve kayısı gibi ürünler burada bir el yordamıyla, doğaçlama ama inatla ve inançla yetiştirildi. Ancak ne yazık ki bu üretimler, çoğu zaman profesyonel bir destekten, yerel ve mülki idarelerin yönlendirmesinden uzak kaldı. Halk kendi kendine yetmeyi, kendi yağında kavrulmayı öğrendi.
Şimdi artık bir başka aşamaya geçme vakti geldi. Artık festivaller sadece eğlenmek için değil, ekonomik kalkınmanın birer aracı olarak da görülmelidir. Çünkü bu tür etkinlikler, bölgenin tanıtımı, ürünlerin değerinin artması, pazara erişimin kolaylaşması ve hatta ulusal ve uluslararası bilinirlik açısından çok kıymetlidir.
Bugün gerçekleştirdiğimiz Erik Festivali, sadece bir şenlik değil; kolektif bir bilincin filizlenişidir. Hem üreticimizin emeğine değer katmak, hem de doğayla dost, gelenekle uyumlu bir ekonomik modelin yolunu açmak için buradayız.
Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, girişimciler, sanatçılar, akademisyenler ve halk el ele verdiğinde, bu toprakların gerçek potansiyeli ortaya çıkacaktır. Bu yüzden diyoruz ki; sadece nehir değil, üretim de aksın; sadece eğlence değil, kalkınma da büyüsün.
Gravga, bir sembol... Sadece bir belde adı değil; bereketin, tarihin, üretimin ve dayanışmanın adıdır. Şimdi bu sesi hep birlikte daha güçlü çıkaralım.
Ekşi tatlı bir gün bizi bekliyor. Ama biliyoruz ki geleceğimiz, toprağın hafızasında gizli. Ve o hafıza, artık konuşmak istiyor.
Hepinize teşekkür ediyor, festivalimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum" diye konuştu.Orhan: “Mut Belediyesi ve Büyükşehir olarak hep omuz omuza hizmet ettik”Emeğiyle üreten çiftçileri selamlayarak konuşmasına başlayan Mut Belediye Başkanı Murat Orhan, Mut’un birbirinden güzel ürünlere ev sahipliği yaptığını ve Türkiye’de en fazla organik tarımın yapıldığı yer olduğunu söyledi. Şenliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Orhan, “Bu şenlikde beraberce çalışmaktan onur ve gurur duyduğum Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Vahap Seçer Bey’e özellikle teşekkür etmek istiyorum. Mut’la ilgili bugüne kadar ne talebimiz olduysa Mut Belediyesi ve Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak hep beraberce, omuz omuza hizmet ettik, bundan sonra da hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.Şahutoğlu: “Bizler tarımı; bu ülkenin geleceği olarak görüyoruz”Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Selçuk Şahutoğlu, konuşmasına; katılımcılara Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in selamlarını ileterek başladı. Şahutoğlu, “Bizler tarımı sadece geçim kaynağı olarak değil, bu kentin ve aynı zamanda bu ülkenin geleceği olarak görüyoruz. Başkanımız Sayın Vahap Seçer’in öncülüğünde, alın terinin karşılığını alan, emeği önceleyen sosyal belediyecilikle hareket ediyoruz” dedi.
Mersin Büyükşehir olarak kentte gerçekleştirmiş oldukları tüm tarım desteklerini ve sosyal destekleri üretimle buluşturan öncü bir model oluşturduklarına değinen Şahutoğlu, küçük aile işletmelerini, kooperatifleri, gençleri ve üreticileri destekleyerek onların yanlarında olduklarını kaydetti. Şahutoğlu, “Bizler; Mersin tarımını sadece desteklenmesi gereken bir alan olarak değil; sürdürülebilir kalkınmanın, köyde yaşamın ve sürdürülebilir tarımın bir teminatı olarak görüyoruz ve bu şiarla çalışıyoruz. Mersin Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı olarak yapılan tüm projeleri masa başında değil, siz üreticilerle beraber köy meydanında, üretim sahalarında ve alanlarda; üretici örgütleriyle, kooperatiflerle ve tüm üreticilerle beraber, üretimden hasada ve pazara kadar olan zincirde emek ve kent olarak beraber sürdürüyoruz. Çünkü biz beraber öğrenen, birlikte mücadele veren emekçileriz” dedi.“Tarım, Mut’un kalbi demektir”Büyükşehir Belediyesi olarak Mersin’de fide-fidan-soğan desteklerinden, hayvancılık desteklerine ve makine-ekipman desteklerine kadar pek çok hizmeti yüzlerce çiftçi ve üreticiye ulaştırdıklarını kaydeden Şahutoğlu, bundan sonra da tarımın her alanında üreticilerin yanlarında olmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi. 2019 yılından bugüne kadar Mersin Büyükşehir olarak hem kent genelinde hem de Mut ilçesinde sağlamış oldukları tarımsal destekleri sayısal verilerle tek tek aktaran Şahutoğlu, “Tarım, Mut’un kalbi demektir. Bizler de Mut ilçemizde gerçekleştirdiğimiz desteklerle çiftçimizin ve üreticimizin yanında olarak son 6 yılda tarımsal desteklerimizi sürdürdük. Desteklerimizi de bölgelere ve yörelere uygun, o bölgede yetişecek niş ürünleri destekleyerek gerçekleştiriyoruz. Eriği, sadece ve sadece Mut’ta yetişen bir ürün veya bir meyve olarak değil de bu bölgenin ve Mut tarımının da ileriye gitmesi, köyde yaşamın sürdürülebilirliği açısından değerli ve önemli buluyoruz. Bu şenliklerle beraber de aslında Mut Gravga bölgesinde yetişen eriğin ve ihracata giden eriğin de tanıtımı ve pazarlaması noktasında da destekte bulunuyoruz” şeklinde konuştu.
Sözlerinin sonunda, tarımın her koluna destek vermeye devam ettiklerini ifade eden Şahutoğlu, “Bizler bu verdiğimiz destekleri, tarımın gelişmesi ve aynı zamanda sürdürülebilmesi açısından da değerli buluyoruz. Unutmayalım; güçlü bir tarım, güçlü bir gelecek demek” dedi ve topraktan aldıkları güçle Mut’u daha da çok kalkındıracaklarını kaydetti.

Yapılan konuşmaların ardından halkoyunları ekipleri gösterilerini sundu, yapılan Lezzetli En Güzel Erik Yarışması'nda dereceye giren Cüveyra Köse, Düriye Şimşek ve Sıdıka Aras ile bölgeye lk erik fidanını getiren Mahmut Şirvani adına oğlu Mevlüt Şirvani ve ilk büyük bahçeyi kuran Osman Zehir'e plaket verildi.
Şairler Osman Gündoğdu ve Hüseyin Cılız'ın şiir dinletisinin de yeraldığı festivalde; yerel sanatçılar Hüseyin Yılmaz, Ali Aksoy, Grup Vahde ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Türk Halk Müziği Konseri ile festival sona erdi.