Tozlu bir fotoğraf albümünü açar gibi, Süray Vural’ın anlattıklarını dinlerken Mut’un geçmişine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. 1942’de Kozlar Yaylası’nda başlayan bir hayat, Doğancı Mahallesi’nin sokaklarında, meşin yuvarlağın peşinde, sinema perdesinin büyülü ışığında, düğünlerin coşkulu ritminde ve nihayetinde Mut halk oyunlarının kalbinde şekillenmiş. Süray Abi, nam-ı diğer "Folklorun Mehmetçiği" ve “Dayı’nın oğlu Süray,” sadece bir halk oyunu ustası değil, Mut’un yaşayan hafızası, kültürel mirasının yılmaz bekçisi.
Süray Abi’nin sözleri, kimi zaman coşkuyla, kimi zaman hüzünle yankılanıyor. Onun anlattığı öykülerle, çocukluğunun yemyeşil çayırları, oynadığı oyunlar, futbul, ilk sinema deneyimleri gözümüzde canlanıyor. “Alo alo, dikkat dikkat! Bu akşam Şehir sinemasında…” diye bağıran -tanımasak bilmesek de- Sümüklü İsmail’in sesi kulaklarımızda çınlıyor. Seyrankaya Sineması’nın büyülü atmosferi, Abdullah Amca ve oğlu Yılmaz ile kurduğu dostluk, adının verildiği “Süray Sineması” hepimizi o günlere götürüyor.
Ama en çok da Mut halk oyunlarına adanmış bir ömür dokunuyor yüreğimize. Gırnata sesini duyduğunda içini kaplayan o tarifsiz his, düğünlerin coşkusu, Kasap Ahmet’in, Gırnatacı Durasan’ın oyunları… Süray Abi, sadece oyun oynamakla kalmamış, bu kültürü yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak için de büyük bir mücadele vermiş. Kızların halk oyunlarına katılması için ailelerden izin almak zorunda kaldığı günlerden, Ankara’dan kızlar getirip onlarla birlikte sahneye çıktığı zamanlara kadar nice zorlukları aşmış. Yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, Yüksek Lisans tezlerine konu olmuş, konservatuarlara gönderdikleri, Anadolu Ateşi’nde dans edenler olmuş.
Süray Abi’nin en büyük kaygısı ise kendisinden sonra bu mirası kimin taşıyacağı. “Bir Süray Vural gözükmüyor ufukta” derken, sadece bir endişeyi değil, bir vasiyeti de dile getiriyor aslında. Mut halk oyunlarının geleceği, Mut’un kültürel kimliğinin bir parçası, onun omuzlarında yükselmiş. Peki, biz bu mirasa ne kadar sahip çıkıyoruz?
İşte tam bu noktada, hepimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Süray Vural gibi bir değerin, Mut’a kattığı eşsiz değerin unutulmaması için kalıcı bir adım atmalıyız. Mut’ta bir “Halk Oyunları ve Kültür Müzesi” kurarak, Süray Abi’nin ömrünü adadığı bu mirası gelecek nesillere aktarmalıyız. Bu müze, sadece kostümleri, fotoğrafları, ödülleri, videoları sergileyen bir yer olmamalı. Aynı zamanda bir kültür merkezi, halk oyunları eğitimlerinin verildiği bir okul, Mut’un kültürel kimliğinin canlı bir parçası olmalı.
Bu müze, Süray Abi’ye bir vefa borcu, Mut’un kültürüne bir yatırım olacaktır. Bu müze, "Folklörün Mehmetçiği" ve “Dayı’nın oğlu Süray”ın adını sonsuza dek yaşatacak, onun yaktığı kültürel meşaleyi hiç söndürmeyecektir. Gelin, Mut’un bu yılmaz sesine kulak verelim ve bu hayali gerçeğe dönüştürelim. Çünkü bir milletin kültürü, o milletin kalbidir ve Süray Vural, Mut’un kalbinin en güçlü atışlarından biridir.
"Süray Vural Halk Oyunları ve Kültür Müzesi" borcumuz olsun sana...
Son derece doğru ve önemli bir öneri...MUT için böyle bir müzeye ihtiyaç vardır. Bir dönemde MUT, Türk halk kültürünün adeta merkezi gibiydi. Merhum Sıtkı Soylu'nun girişimleri ve ona inanan Belediye Başkanı Merhum Yahya İnanıcı'nın çabalarıyla büyük ozan Karacaoğlan Mut'lu olmuştu. Ankara'da başlayan, İstanbul'da sonuçlanan bir dizi Karacaoğlan etkinliklerinde, MUT gündeme getirilmiş idi. O aşamalarda tanıdığımız Süray Vural kardeşime, Ankara'da düzenlenen törende,Son derece doğru ve önemli bir öneri...MUT için böyle bir müzeye ihtiyaç vardır. Bir dönemde MUT, Türk halk kültürünün adeta merkezi gibiydi. Merhum Sıtkı Soylu'nun girişimleri ve ona inanan Belediye Başkanı Merhum Yahya İnanıcı'nın çabalarıyla büyük ozan Karacaoğlan Mut'lu olmuştu. Ankara'da başlayan, İstanbul'da sonuçlanan bir dizi Karacaoğlan etkinliklerinde, KUT gündeme getirilmiş idi. O aşamalarda tanıdığımız Süray Vural kardeşime, Ankara'da düzenlenen törende, 2007 yılında Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü vermiştik.
Sevgili yazarımız Hasan Gezer'in bu güzel yazısını..Sevgili yazarımız Hasan Gezer'in bu güzel yazısını okudum, duygulandım ve gençliğimin Mut eğlencelerine düğünlerine kadar daldım gittim... Müze konusunda şahsım ve şirketim olarak ayrıca Mersin Mut Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırım bu konuda acilen Mut lobisi oluşturup bunu da tüm Türkiye'de yaşayan Mutlulara acilen ulaştırmamız lazım diye düşünüyorum... Bu yazıya yer veren ve yazarımızın güzel duygularını insanlarla buluşturan Mut Güncel haber gazetesine de sonsuz teşekkürler...... İyi ki varsınız dostlar...Hamdi Gökalp
Teşekkür ederim Hasan Gezer sizin çok güzel anlatımınızla bir sinema şeridi gibi süray'ın gençlik yılları ve olgunluk çağları bir bir gözümüzün önünden geçti gitti Selamlar Süray abiye selamlar güzel insana