Deprem ülkemizin değişmez bir gerçeği.Bu konuda her şeyi Yaradana havale ediyoruz.
Öncesi binlerce binalar yıkılmamış, yüz binlerce can kayıplarını yaşamamış olsaydık bu umursamazlıkları anlardık.Bu doğa gerçeğini bile bile hata yapma lüksümüz olamaz.Yer bilimcilere kulağımız neden kapalı?...
Elazığ,Varto, Erzincan, Marmara, Ege...
Daha dün Körfez depremiyle 20 bin, binlerce can kaybı, 80 binlere varan yaralı ve milyarları aşan maddi kayıplar...
Unutulmaz dediğimiz acıların ardından yeni acıları yaşamaya atılan çığlıklar içinde uyanıyoruz.
Bu günden tezi yok dev bir bütçe oluşturulmalıdır.Yedi bölge yedi yılda bu sorun 85 milyonca tekk ek çözülmelidir, çözülür de...
Yaşadığımız felakette binlerce insanımızı toprağa verdik. Daha vereceğimizin dışında binlerce yaralı, yine binlerce psikolojisi bozulan insanlar...
Yıllardır ders vermeye devam ediyor doğa. Bir türlü gelecekte daha beterlerini yaşayacağımız apaçık ortada iken önlem almanın besmelesini çekemedik. Bu nitelikte felaketlerde bile, acıları iktidarda kalma aracı olarak kullanabiliyoruz.
Hava ağır kurşun gibi. Her yanımız kar, buz. Yaşam boyu kazandıklarımız, can cananlarımız, geleceğe dönük umutlarımızı ve bedenlerimizi gömdük toprağa.Ölüm fıtratımızda var diye diye, masallarla büyüdük.Yetmez mi, ey sayın yöneticiler?
Bu güne kadar iyi kötü ne varsa her şeye kader çizgisinde baktık. Bizim dışımızda dünya insanları da yaşıyor aynı gerçeği.Onlarda maddi hasar oluyorsa, ölümler bizim kadar olmuyor.
Onlar bilime inanan, bizlerse skolastik çağa koşan maratoncularız.
Bu son yaşayacağımız felaket olsa bir çaresine bakılır. Daha felaketi olanı "İstanbul fay hattı"kapıda. Bekleyecek zaman yok önümüzde.Ya bilimin yolunda önlemleri alacağız ya da felaketlerin okyanusunda boğulup gideceğiz. 09.2.2023