30 Haziran 2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6331 numaralı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu MADDE-1(1): Bu Kanunun amacı; İşyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir.
Kanun böyle diyor ama uygulamada bu kanuna uyulup uyulmadığı, kanunun nasıl göz ardı edildiği, neredeyse hemen her gün yaşanan iş cinayetleriyle ortada…
17 Ağustos’ta Yalova Sefine Tersanesinde, Özyılmazlar isimli taşeron firmada çalışan 19 Yaşındaki Yasin Demirağ yüksekten düşerek yaşamını yitirdi.
DİSK’e bağlı Limter İş, talihsiz işçiye emniyet kemeri takılmaya çalışıldığını duyurdu.
Türkiye’de en fazla eleman çalıştırılan Akkuyu NGS’de de geçtiğimiz günlerde benzer bir olay yaşandı…
Akkuyu NGS’de; yeni ana yüklenici olarak sözleşme imzalanan TSM Enerji’ye bağlı Serban İnşaatta çalışan Abdi Adıgüzel, gece mesaisinde yüksekten düşerek yaşamını yitirdi.
Bu kazada da birden fazla ihmal ve sorumsuzluk dikkat çekti.
Talihsiz işçinin zorunlu olduğu halde emniyet kemeri takmadığı ve gece çalışma izni ile fazla mesai çalışma izni olmadığı kayıtlara geçmiş. Aslında, işçinin gece orada olmaması gerekiyormuş.
Bu arada, Akkuyu’da 5 Ağustos’ta, 5 ayrı iş kazası daha yaşanmış…
Akkuyu’da; “Uyarımıza rağmen İş güvenliğine uymuyorlar, her gün iş kazaları yaşanıyor” denilerek sözleşmesi feshedilen IC İÇTAŞ’tan sonra da sık sık iş kazalarının olması dikkat çekici…
Kısacası; Yalova’da tersanedeki iş kazasıyla, Akkuyu’daki iş kazaları, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na uyulmadığını açıkça gösteriyor!
Ayrıca; Türkiye’de trafik kazalarıyla ilgili de büyük sorunlar var. Bunun en acı örneğini geçtiğimiz günlerde Gaziantep ve Mardin Derik’te yaşanan kazalarla bir kez daha görmüş olduk.
İnsan, neremiz doğru ki? diye sormadan yapamıyor…
…
Akkuyu’dan söz açılmışken…
Çevreciler Akkuyu NGS’ye yıllarca karşı çıktı ama şimdi herkes susuyor!
Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır dışında muhalefetten bile ses çıkmıyor.
Akkuyu elden gitti, çevre elden gitti, sıra TİSAN’a geldi. TİSAN’ın AKP-MHP oylarıyla yapılaşmaya açılması akıllara, “Ruslara alan mı yaratılıyor?” sorusunu getiriyor.
Ecemiş fay hattında olduğu bilinen Akkuyu ve çevresi daha şimdiden betonla doldu, ormanlar birer birer yok oluyor, resmen çevre felaketi yaşanıyor!
Akkuyu’ya kimse giremiyor. Orada olanlarla ilgili hiç bir şey bilinmiyor, hesaplar gizli yapılıyor…
Hadi, Akkuyu Ruslara mı kaldı? sorusunu da bir yana bırakalım…
Ya nükleer felaket olursa?
…
Bir yakınım anlattı…
Barbaros (Eğribük) koyunda arkadaşlarıyla birlikte kamp yapıyorlarmış. Çadırcılar, karavancılar hep birlikte geç saatlere kadar eğlenmişler, sonra çadıra dönüp yatmışlar. Sabah uyandıklarında bütün değerli eşyalarının çalındığını fark etmişler. Hırsızlar kamp alanındaki bütün çadırlara, karavanlara, arabalara girip ne kadar değerli eşya varsa çalıp ortadan kaybolmuşlar.
Üstelik bu olay sadece Barbaros koyunda yaşanmamış. İddialara göre hırsız çetesi, bölgedeki Mavi Kent, Tisan ve daha birçok kamp alanına dadanmış.
Bu bölgede karavan ve çadır kampı yapanlar, kamp yapacak olanlar lütfen dikkat!
…
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce kullandığı ayrımcı, kutuplaştırıcı dili unutup, “Aynı gemideyiz, gemi batarsa hepimiz boğuluruz” demişti ya…
Ama trolleri ayrıştırmaya ve kutuplaştırmaya devam ediyorlar!
Esra Çavuş isimli bir trol Twitter’de, “Ya 40 yıldan beri askerimizi, polisimizi şehit etmiş PKK’yı bitiren Recep Tayyip Erdoğan’a oy verirsin, ya onlara sırtını dayayanlarla ittifak yapanlara. Gerisi senin kanına kalmış..” diye paylaşım yapmış…
Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı gemide olduğumuzu ne sebeple olursa olsun söyledi ama “ya ona, ya da onlara” diyerek utanmadan şehitlerimiz üzerinden insanları ayrıştıran, kutuplaştıran ve üstüne bir de, “gerisi KANINA kalmış” diyerek tahrik edip algı yaratan yandaş trolleri ne demeli?
Hani aynı gemideydik? diye sormayalım mı?
Kalın sağlıcakla…